23 Aralık 2017 Cumartesi

The Killing of a Sacred Deer


Yorgos Lanthimos'un Cannes'da en iyi senaryo ödülünü alan son filmi The Killing of a Sacred Deer, yönetmeninin düşüşünün devamı niteliğinde bir film. Kynodontas ile tanışıp hayran kaldığımız dahi adam gitmiş onun yerine onun yolundan ilerleyen ve onun gibi farklılıkları seven çok çok iyi bir taklidi gelmiş sanki. Taklit o kadar iyi ki ona çok yakın duruyor ama bir şeylerin eksik olduğu da hissediliyor.

Kynodontas ve Alpeis'te hikayenin inandırıcı bir zemine oturtulmuş olması izleyiciyi filmin içine çeken ana unsurdu. Lobster ve The Killing of a Sacred Deer ise bu hikayenin inandırıcılık problemini aşamamış sanki. Yönetmen kendi geleneğini sürdürmek için bütün absürt öğeleri (el yalatmak, koltuk altını göstermek vs.) izleyicinin gözüne sokmuş. Bir de artık dans sahneleriyle seyirciyi rahatsız etmek, karaktere kötü bir şekilde şarkı söyletip karakteri rahatsız etmek falan herkesin yaptığı numaralar olmaya başladı. Raw'da da gördük bunu bu sene.

Oyunculuklarda ise Martin karakterini canlandıran Barry Keoghan müthiş. Zaten bu genç arkadaş tipi itibariyle çok şanslı. Böyle soğukkanlı, rahatsız edici karakter için harika bir ifadesi var.

İlk kez Lanthimos filmi izleyecek olanları gayet etkileyebilecek bir film olan Kutsal Geyiğin Ölümü, yönetmenin filmografisini bilenlerde büyük etki yaratmayacaktır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pencere

Haluk Bilginer ve Esra Bilgin Bezen Freud'un bastırılan ve birikmiş duyguların sonunda patlayacağı görüşüyle yola çıkan oyun; bast...