Arthur Miller’ın oyunundan yola çıkıp senaryolaştırılan
Satıcı, İranlı yönetmenin izlediğim beşinci filmi oldu. Aynı kişinin beş
filmini izleyip beşinde de aynı etkiyi hissediyorsanız o adam gerçek
sanatçıdır. Sanatta süreklilik pek çok insana nasip olmamıştır. Ama Farhadi’nin
büyük bir kurgusal yeteneği var ve bu onu özel kılıyor.
Satıcı bana göre Farhadi’nin en politik filmi olmuş. İran
yönetimine değil direkt şeriat hükümlerine çakacak kadar cesur bir film. Aynı
zamanda topluma yönelik eleştirisini de esirgemiyor. Karakterlerin yaşadıkları
trajedi karşısında “arkadaşlarımız ne der?” endişesine sahip olması aleni bir
baskıcı toplum örneği.
Film, tiyatrocu çift Rana ve Emad’ın evlerinin camlarının,
duvarlarının çatırdaması ile başlar. Yan tarafta yapılan inşaat yüzünden kendi
evlerinden olurlar ve başka bir yere taşınmak zorunda kalırlar. Ev bulmaları
konusunda tiyatrodan bir arkadaşı yardımcı olur çifte. Fakat bu yardımsever
arkadaş, evde daha evvel bir orospunun yaşadığını onlara söylemez. Pek çok
tanıdığı olan bu kadının, eve gelip eşyalarını toplamaya niyeti yoktur. Daha
eve yerleşirken başlayan huzursuzluk, film boyunca kendisini gösterir.
Rana bir akşam duşa girecekken eşinin geldiğini düşünerek
kapıyı aralık bırakır. O sırada eve eski kiracının sevdalılarından biri girip
Rana’ya şiddet uygular. Tam olarak ne olduğunu seyirci bilmez. Bir tecavüz var
mı yoksa bir taciz-şiddet mi? Ölümün kıyısından dönen Rana’nın ve eşi Emad’ın
psikolojileri alt üst olur. Rana içindeki korkudan kurtulamazken Emad intikam
ateşi ile yanıp tutuşur. Karısını bu hale getiren adamı bulmak için, adamın
geride bıraktığı ipuçlarını takip eder. Yine toplum baskısı yüzünden polisin
işe bulaşmasını istemez. Eninde sonunda adama ulaşır fakat beklemediği bir
durum ile karşı karşıyadır.
İşte bu noktada kamera seyirciye dönüp soruyor: Sen olsan ne
yapardın? Ben sinemanın rahat ve derin koltuğunda otururken yerimde
kıpırdanmaya başladım acaba ne yapacak diye. Gerçekten son yarım saat
fazlasıyla etki altına alıcıydı. Adeta ben bu durumla yüz yüze gelmiş gibi
hissettim.
Tabi Emad’ın ne yaptığını, ne olduğunu söylememek, henüz
gösterimde olan bir film için iyi olur. Şunu söylemek gerekli ki zaten hem
kişilerin hem aile yapısının çatırdamaya başladığı yerde, verilecek kararlar
geleceğe dair belirleyici olacaktır.
Forushande/Satıcı, Farhadi’nin diğer izlediğim 4 filminden
farklı bir yapıya sahip. Elly Hakkında ile tanışmıştım yönetmenin filmleriyle.
O film zaten yalanın, sırların ve kurgunun tavan yaptığı filmdi. Bir
Ayrılık’tan daha çok etkilemişti beni. Onların hepsinde bir yapboz durumu
vardı. Parçalar size veriliyor ve siz oyunu çözmeye çalışıyordunuz. Bu filmde
ise böyle bir durum yok. Ağır bir dram var. Düz ilerleyen, olayları sırasına
göre veren bir kurgu fakat etkileyicilik konusunda hiçbir eksiği yok.
Satıcı'yı güzel bir film izlemek isteyen herkese öneririm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder